17 May 2009

anlamını yitirmiş yazı - umursuyorum, öyleyse umarsızım


bugünlerde anlam veremediğim bir duygu yoğunluğu içerisindeyim. zaten farkındaysanız pek birşeye anlam veremiyorum son zamanlarda. bunalımdayım sanıyordum 'yine', ama yok bunalım hali bu hal değil, tam olarak. o kadar da 'drama queen' bir karakter değilim zaten. manikdepresif biraz daha iyi oturuyor üstümde. hatlarımı da belli ediyor, kaslarımı da =) velhasıl kelam, iyiye çek-ebil-sem iyi, kötüye çek-ebil-sem kötü olacağım, ortadayım. günlerdir yön veremediğim bir duygu denizinde kulaç atıyorum. boynumu büksem boynum ağrıyor, başımı kaldırsam güneş gözümü yakıyor.

yazayım en iyisi. anlamı, amacı kaldırıp sandığa yazayım. burası özel alanım, blogum. 'ne saçmalıyorsun' diyemez kimse, gülerim. =) çok da sık saçmalamıyorum zaten. yazayım diyordum. yazmak nasıl da rahatlatıcı bir eylemdir öyle. ağlamam, gülmem yazarım. ohh dünya varmış. içimde ne varsa kusarım, dökerim, biter. burada öyle hüzün rüzgarları estiririm belki bazı zaman, gelin görün ki anlamsız bir tebessüm gelip yapışır yüzüme bilmeden. eh yay olmanın zorlukları işte. tutturamıyorsun bir yerde.

sonracığıma biraz da sağa sola sataşayım. patavatsızlık mı yoksa dobralık mı bilemedim ama hiç çekinmedim lafımı. ben çekindiysem de laf bi türlü geri çekmedi kendini şu dilden. lisedeki edebiyat hocam boşuna dememiş başıma ne gelecekse şu dilimden gelecek diye. ah ne de gıcık adamdı, kızları kollayıp erkeklere ifrit tipten olanlardandı. sıra arkadaşımı pek severdi =)

bu gece kristine karoeke yapacakmış açık havada. tabi önce sarhoş olacak, yoksa yemez filipinli kıçı. ilk gördüğümde ne korkmuştum o kızdan. sarhoştu ve dans ediyordu. şöyle alttan bi baktı, eyvah dedim namus elden gidecek. sonradan sevdim ama. çılgın azcık. 'gelmişiz yabancı memlekete, kimin s.kindeyiz, takılalım' modunda. bi de ingilizce öğretmenliği yapıyormuş burda. ona ayrı şok oldum. bu ingilizce öğretmenliği ne güzel iş. ayık dolaşmak zorunda değilsin. (except karoshi)=)

bir de oda arkadaşımın dedikodusunu yapmak istiyorum. disco polo diye tutturmuş. bütün gün disco polo dinliyor ve dinletiyor. ne gay müziktir en kötü anlamda. 80ler ve 90ların başını alın disco polo o yani. kimse normal değil bu memlekette. günde 10 defa 'i love polish girls' diyen şaşkın bi tipleme kendisi. bir de çok konuşuyor. hani kulağında kulaklık varmış, film izlermiş, hiç tınladığı yok adamın. modumda olmayınca bi çatıcam ama iyi de çocuk. bişey diyemiyorum.

ooohhh türkçe'nin de a.q. artık son nefesimi verip 'kaydı yayınla'ya tıklayabilirim. bu tür blog yazılarını pek sevmiyorum ama insanın arada saçmalamaya ihtiyacı olmuyor değil hani. siz mazur görürsünüz, siz harikasnız, hepinizi seviyorum herkimseniz.. =)

6 takla atıldı:

ESRİK 17 Mayıs 2009 23:16  

Ben de seni seviyorum.

beenmaya 18 Mayıs 2009 09:27  

eheheh sen özlemişsin bizi ondan bu haller ben söyliyim :)))

Kızıl 18 Mayıs 2009 10:09  

Bende seviyorum seni, bendeeeeee....

Hımmm bir gerginlik var sanki üzerinde... Sanki keyifsiz ve mutsuz gibisin, ya da sıkılmışsındır belki oralardan, az bir zaman kaldı ya gelmene onun sıkıntısı olabilir. Ya da, ne bileyim ya da'sı yok başka böyle işte. Sanırım bende sıkılıyorum...

Ozan Kayra 18 Mayıs 2009 13:41  

zannımca sıkıldım ve özledim. hakkınız var.. =( ama az kaldı!! =)) gelince güzel olcak!!

Karōshi 18 Mayıs 2009 22:35  

Biraz geç yazıyorum canım.. İçkiyi fazla kaçırmışım gene.. ancak uyandım:P Ne olacak benim bu İngilizce öğretmeni halim... off off... neyse ben de seni çok seviyorum... gel bir seni öpeyim:) Hık.. hık.. hık... :)

Ozan Kayra 18 Mayıs 2009 22:50  

yarasın karoshi'me =)) sen yaz bana ben kaale alıyorum seni, sigara içmeye çıktığım zamanlar da dahil =) muah!

Web Stats

  © Blogger templates The Professional Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP