26 Haz 2009

cuidar de ti ines..

onu ilk ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum. ama ilk sohbetimiz odasında verdiği bir partide olmuştu. 417 numaralı odada votkalar içildi, siyaset ve dinden bahsettim. sağ görüşten olduğunu söyledi ve bu konular hakkında tartışmak istemediğini belirtti. niyetimin tartışmak değil, öğrenmek olduğunu söylediğimde "tamam" dedi ve anlattı sabırla. hayatımda tanıdığım en mükemmel insanlardan biridir ines. aylarca yabancı bir memlekette tekbaşına ayakta duran bir kadın. buradaki diğer erasmus öğrencilerinden farklı olarak o 30 hemşeriye sahip değildi. dilini konuşabildiği hiçkimse yoktu. aramızda sessizce dolaştı biz türkçe'ye kendimizi kaptırdığımızda. uyumluydu, hayır demedi hiçbir şeye. öyle ki elimizle yemek yediğimizde bizi izledi ve o da aynını yaptı. ines bir insan olarak tanıdığıma memnun olduğum nadir insanlardandır.

iki aydır aynı katta yaşıyoruz ines'le. eski oda arkadaşı büyükannesinin ablası aracılığıyla yolldığı parayı çalmasına ve kıyafetlerini sormadan kullanmasına ses çıkarmadan odasını değiştirdi. yakınındakilerden başka kimseye söylemedi ne olduğunu. sustu. odasını değiştirdi. o kadar düzgün bir insan ines. kadınıyla erkeğiyle herkes aşık ines'e. o kadar iyi bir insan ines.

iyi insanlar neden açık hedef halindedir bilmiyorum. kalp yarası oldu onunda. klüplerde hırçın delikanlılık yapan bir türk erkeğine kaptırdı gönlünü. delikanlının da gönlü vardı onda ama saçma sebeplerden dolayı olmuyordu; türkiye'den müslüman bir kızla evlenmek. ines çok acı çekti ama vakurdur. kimseye göstermedi zayıflığını. çoğu zaman kapalı bir kutu oldu. yüzüne baktığımda anladığımı sanıyordum onu. yüzüne baktığımda gördüğüm insandan memnundum.

yarım saat sonra bıçkın delikanlı tren istasyonuna götürecek ve yolcu edecek onu. bütün gece birlikteydik. kız kardeşlerimiz ağladı, ines ağladı. sonra mutfak eşyalarını bana vermek için toparlarken ben başladım ağlamaya. tabak, çanak, yiyecek, içecek ne varsa bir araya topluyordu. "seda bunu sevmez, biliyorum ama bunu da al." bile dedi. seda'nın sirke sevmediğini unutmadı o anda da. işte ines böyle düşünür insanları hep. ne yazacağımı kestiremiyorumines için. ama ispanya'da bir kız kardeşim olduğunu biliyorum. verdiği ispanyolca sözlüğü parçalayana kadar kullanacağıma da söz veriyorum.

cuidar de ti ines..

Read more...

24 Haz 2009

döküntü


geldi, kapımdan baktı çekinceli bir ifadeyle. beklenendi o, özlenen ama korkulan. güvenmediğinden korkarsın, tekrar tekrar tekrarlanan tereddütlerin olur. uzaktan bakarsın önce, temkinlisindir - öyle sanıyor da olabilirsin. suratına tükürmemek için tutarsın kendini kasım kasım. yavaş yavaş dökülür inciler, kelimeler cümlelere varır. bakarsın cengaver cesaretini takınmıştır yine. neye güvendiğini anlamazsın. sevgine mi? =) sevmek her koşulda yeniler mi? insan kendi içindeki sevgiye güvensin önce.

akıl ve kalp arasında gidip geliyorum. orta yolu bulacağımdır bir yerde. kalbimin bu hızlı atışları 'geri dönüş'ten midir, 'umut'tan mıdır bilemiyorum ama göğsümde nefesimi daraltan hissin neyden olduğunu biliyorum. üst paragrafta özet-üstü bir şekilde anlattığım durumdan kaynaklanıyor.

üçüncü paragrafı satırlarken (kalem kılıçtan üstündür! =)) bunu okuyacak olmasının verdiği rahatsızlıkla açık açık yazamamanın verdiği kaygılı vaziyeti belirtmek istiyorum. hazır direkt hitab etmişken şunu da ekliyim.. birlikteyken okumadığın kadar çok okuyorsun blogumu. işte buna kıl oluyorum abi! =)

Read more...

19 Haz 2009

KAosun İçindeki Aşk Yıkıntıları

(aşağıda okuyacağınız vicdani redçi bir arkadaşım tarafından yayınlanan bir fanzindir. burada yayınlamaktaki amacım sesini duyurmasına katkı sağlamak ve bunu desteklemektir. siz de böyle düşünüyorsanız, lütfen bloglarınızda yayınlayın. aşağıdaki link arkadaşımın bloguna aittir:

http://hayalci-utip.blogspot.com/ )



İAŞE


kafasına göre çıkan fanzin...
iasefanzin@yahoo.com
KAosun İçindeki Aşk Yıkıntıları

Sayı : 4
ARAYIŞ

İnsanın içindeki tıkanıklıklar büyüdükçe bir şeyler istiyor insan dışarıdan gelsin. Dışardan hep yalan geliyor(genellemeler ne kadar doğru ise). Peki hangi yalana inanacağım ? Bakıyorum insanların çoğu dinlerin ve devletlerin yalanlarına "inan"mışlar. İnançlı insanlar. Peki ben neye inanacağım ? İçimdeki tıkanıklığı çözeceğime inanamaz oldum artık. İnsan kendisine güvenemediği nokta da mı dışardan gelen şeylere inanmaya başlıyor yoksa? İnanmak ve bilmek arasında öyle büyük bir fark var ki. En az bildiklerimin gerçeklerden farklı olduğu kadar.
(devamını yazmaya çalışırken Mazlum Çimen’den sen benden gittin gideli ve (ismini anmadan önce Sivas katliamını hatırlatmadan duramayacağım) Hasret Gültekin’den bir insan ömrünü neye vermeli’yi dinledim.)
Devletin yalanlarına neden inanayım ? Madımak’ta ateşi yakanları umursamadılar bile. Devletin parasını kullanmamak adına direnebildiğim kadar direndim, destek olmamalıydım onlara. Onlar büyük bir güç ile savaşları yaratırlar sadece. Onlar büyük güçleri ile durdurmazlar Madımak’ın yanmasını geri çekilir ordu canice yakma eylemini gerçekleştirenlerin yanından. Dinlerin hiçbiri masum değil, ahlak bekçiliği yaparlar kendi adlarına. Ahlak gerçeği yanlıştan ayırt edebilmektir, Adem ile Havva’nın yemesi yasak olan meyve ise doğruyu ve yanlışı bilme meyvesidir. Doğru ile yanlışı bilmemiz yasak, yoksa kolay sömürülemeyiz, koyun olmamız gerekir çünkü.
Madem inanacak bir şey arıyorum şöyle olsun. Vatanları, Dinleri için öl(dür)meye hazır bunca insanın ortasında barış adına en az onlar kadar kararlı olmam gerekir. Pir Sultan'ın dediği gibi.

Kadılar, Müftüler fetva yazarsa
İşte kemend, işte boynum asarsa
İşte hançer, işte kellem keserse
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan

Kendimi kesinlikle Pir Sultan ile kıyaslamıyorum, nasıl bir karınca olduğumu iyi biliyorum. Ormanda yangın varken ağzımdaki küçük su damlası ile yangını söndürmeye gitmek, sadece hayatta kalma çabasından ibaret bir hayattan daha onurlu görünüyor gözüme.
Dışardan duyduğum en güzel yalan; Askere gitmemek için direnmek. İnsan öldürmekten başka hiçbir işe yaramayan bir şeye verecek desteğim yok benim.

Parmak uçlarında ki tıkırtı

biliyorum.sen yine parmak uçlarına basarak yürümeye devam ediyorsun.

yere sağlam basmayı öğrenememiştin bir türlü.korkak ve çekingendin.bir o kadar da temizdin!
hayat sana her geçen gün yere sağlam basmayı öğretmeye çalışıyordu.
oysa bunu anlamayacak kadar tembel bir öğrenciydin.
acı çekmek alın yazındı sanki.bu dünya’ya acı çekmeye gelmiş sıranı bekliyordun sanki.
a h bu “sankiler” / dilimin ardına sığınak yapmış gibiler bugün.
biliyorum.sen yine parmak uçlarına basarak yürümeye çalışıyor ve her geçen gün kahrediyorsun hayatına!
attığın her adımın sonrasında / aynanın karşısına geçip / kendi kendine söz veriyorsun yeni baştan ve bir kez daha.
biliyor musun? yere nasıl bastığını görmeyeli uzun zaman oldu!
biliyorum ki / acılar içindesin.bu içimin derinliklerinden gelen en büyük hissiyat dedikleri şey olsa gerek.
şimdi içimin sesini dinliyorum! bir kez daha ve yeni baştan. çığlıklarını duyuyorum.basbas bağırıyorsun.ürkek bir kuş gibi kanat çırpıyorsun.
dün gece seni rüyamda gördüm.acı çekiyordun dememi bekleme.kaderime ve rüyalarıma inanmıyorum!
kendimi avutmak için bir tanrının kollarını açıp beni beklemesine nasıl göz yuma bilirim!
*
biliyorum.sen yine parmak uçlarına basarak yürümeye devam ediyorsun.
içten içe kanayan bir yaranın kabuk bağlaması / zamanın hangi miladına sığınak yapabilir!
yara bu.bazen hiçbir melhemin gücü “izin” geçmesini sağlamıyor.
iz bu.
ne zaman ona baksan, yaranın adını fısıldar sana.
hayatta ki en büyük beklentilerinden vazgeçe bilecek kadar güçlü kılan neydi seni?
ya da sen hayatında ki her şeyi göze alabilecek kadar güçlü müydün gerçekten! biliyorum.eminim ki halen takıntılarınla yaşamaya mahkum ediyorsun kendini.
canın sıkıldıkça ve paran oldukça cebinde/yaşadığın mekanın duvarlarının rengini değiştirmekle/
çevrende ki insanların yeteneklerine hayran kalıp onlar gibi olmakla/fütursuzca alış veriş yapıp/aldıklarınla ilgilenmemeye devam ediyorsun.

biliyorum.sen yine parmak uçlarına basarak yürümeye devam ediyorsun.
*
örselenmiş bir şarkıydın sen.
bütün akortlar diyez ve bemolleriyle çatışıyordu.
ortak payda da bileşen hiçbir kanun tasarısı yoktu ortalıkta!
kimliksiz bir mülteci gibi çaresizliğin peşkeşinde ki karakterdin adeta.
koşmayı yeni öğreniyordun.önüne çıkan çukurlardan korkuyordun.
ürkek bir kuş gibiydin..isyan düdüğü-n çoktan çalmıştı.
hayatının yöneticisi olmak adına bir devrim hazırlığın çoktan başlamıştı.
"devrim" ya yok edecekti! ya var edecekti!
Yoktan var etmek adına hiçbir tecrüben yoktu!
sınırların kadar genişti coğrafyan.
atlas okyanusu neredeyse oradaydı.
kabeye sığınan insanlar gibi yalnızlık kokuyordu tenin.
örselenmiş bir şarkıydın!
biliyorum.sen yine parmak uçlarına basarak yürümeye devam ediyorsun.

adımlarını korkak atmak için gelmemiştin bu dünyaya!
uzun soluklu yürüyüşleri kaldıramayacak kadar güçsüzdün.
giderek büyüyordun oysa.
birileri ya elini uzatacaktı sana, ya da sırtında taşıyacaktı.

-soylu ailelerin çocukları için kullanılan deyimlerin hepsini fazlasıyla hak ettiğini biliyordun.

”tık-tık-tık” adımlarından korkuyordun!
sıradan insanlar gibi olmayı özlediğini biliyordum.
yere düşmeyi, oyun oynamayı, küfretmeyi yaşamadığını biliyordun!

bildiklerinle yüzleşmek konusunda tereddütler yaşıyordun.
birilerinin sana “başarabilirsin” demesine hasret* yaşamaya müebbettin!

..



biliyorum.sen yine parmak uçlarına basarak yürümeye devam ediyorsun.
sevgiye acıkmıştın.açlığını dindirmen gerekiyordu!
o kocaman ağzın ve dişlerini sevmiyor, sevgiyi hep uzaklarda arıyordun.
s e v g i anlayışın ne kadarda tuhaf işliyordu.
sana sevgiyi yanlış öğrettiklerini/
hatta hiç mi hiç öğretmediklerini anladığında -
yaşının hızla ilerlediğinin farkına varmıştın!
diğer insanların hayatlarını kıskanma çağına yeni girmiştin!
içinde ki etkileşimin haddi hesabı yoktu.
kendini bir anda o adar çok şeye adamak istiyordun ki!
yeni bir gitar, yeni bir kedi, yeni bir arkadaş, yeniye dair ne varsa!
artık gözlerin açılmaya başlamıştı. ”devrimin gerçekleşiyordu!”
kendini frenlemek gibi bir düşüncen yoktu!
ama yinede hiç bir şeyden tat alamadığının farkına vardın.hayatta ne istiyorsan olmalıydı.böyle yetişip, böyle büyümüştün.vitrinde gördüğün bir pabucu eğer beğendiysen, o artık senindi!böyle tatmin olup, huzur buluyordun!




üzerine geliyordu dağ! bir ovanın, bir dere yatağının özlemiyle büyümüştün!
özleyerek büyürken birde baktın ki:
“zamandan arta kalmış bir hayat” -
önünden nede çabuk akıp gitmiş!
yaşadıklarının faturasını ödeyecek olanın sen olduğunu anladığındaysa:
hayatın da ki “keş kelerle”
“neden ve nasıllarla”
savaşın ortasına “niçin” bırakıldığını,
kimin suçlu olduğunu,
acıyı
gördün!

bir robot gibi yaşadığını anladın!
acılar içindeydin. sürekli mide sancıları çekiyordun.
iç dünyan yıkımdaydı!
seni bu hayata sürükleyen-leri “ne kadar” sevdiğini sordun kendine!
sana verilen sevgiye değer biçme zamanıydı*
fazla seçeneğin yoktu.bunu da çok iyi biliyordun

gitmek!
gitmeyi seçtin.
alıp başını “dağın öte ki yüzüne”
Ovalara, derelere, gitmeyi seçtin!

biliyorum, suç senin değildi!
sen yine, bildiğin kadarsın!
parmak uçlarına basarak, yürümeye devam ediyorsun!

*

‘ sevgiyi ‘ -bulduğuna inandığında-
“aşkın” yokluğuyla kavrulduğunu fark ettin!

Şimdi sığınma vakti!
—gidecek yolun
gidecek yerlerin peşi ardına.. yola düşme vakti.

ve vakti geldiğinde, özgürlüğe kavuşur her kuş.
kafesinde yaşamaya alışmıştır.oysa her yer kafestir artık.

bülbüller öter. dere akar.
buram buram özgürlük kokar dört bir yanın. bir inci tanesidir yüreğin.
zora, zorbaya gelmez kimliğin.

bilmiyordun!

özgürlüğe kanat çırpmanın bedelini bilmiyordun! dününle, bugününle yüzleşmekten kaçıyordun.
bütün yenilgilerinde “gitmekten” yana olan yolu seçiyordun.
kafesin bir tek sıcaklığını özlüyordun. yemin, suyun ve çırpınma vaktinden geriye
bir tek:
adın yaşıyordu..
*
bekleyiş.!

dört tele, dört duvara sığmayan bir bekleyiş başlamıştı..bir kanadın yaralıydı! gök yüzünün bir parçası senindi.
göçmen kuşları gibi alıp başını gitmeyi seçmiştin!. bir kaçıştı bu.
isyan düdüğünün sesiydi.. aşkın sesini tanıdıkça yıpranıyordun.. bir pabuca sahip olmanın ne kadar kolay olduğunu anladıkça yıkıma uğruyordun. birinin kalbini fethetmenin ne kadar büyük bir işgal olduğunu anladın.o an yıkımın ne demek olduğunu anladın!
anladın.

geriye tek bir seçeneğin kalıyordu.
gitmek!
hayatına kaldığın yerden devam etmek.
geçmişini yok sayarak!
yaşadıklarını, anılarını yok ederek gitmek!
biliyordun. geçmişinin senin yakanı bırakmayacağını! en güçlü, en onurlu rolü oynamayı seçmiştin. iç yıkımın, ani nöbetler halinde gerçekleşiyordu. sense bunu görmezlikten geliyordun!
her seferinde gülmek için zorluyordun kendini. başkalarını inandırıyordun belki! ya kendini? uzun vadeli düşlere dalıyordun her sabah. hayallerinin ardına sığınıp, düzmece planlar yapıyordun!
bir yanın eksikti. eksikliğin kadar da kalabalıktın!
biliyordun..
en büyük hastalığını yumağa sarıyordun. kan kaybediyordun. hiçbir mehlem yaranı iğlileştirmiyordu.
iz bu.
unutmayı denemen faydasız.
güçsüzdün. gücün yerine geldiğinde her şey yoluna girecekti.

… şimdi bu yıkımın enkazında kaldı düşlerin..
düşlerin giderek büyüdü, sen büyüdün

biliyorum.. sen yine..

"PARMAK UÇLARINDA Kİ TIKIRTI"

Read more...

17 Haz 2009

masum aşk


siz aşkı teninizden süzülen
terde arayanlarsınız masum
aşk buradan çok uzaklarda
çamurdan saraylarınızın lekeli
duvarlarına eflatun ay yansımaz
kadehinizi kargalar yudumlamış
kaderinizse yapışkan sülüklere karışık
masum aşk buradan uzaklarda
halbuki kurtulsanız teninizden
hücrelerinize dolar aşk damarlarınızdan
taşar nil’e karışır istemez
misiniz kuru gözleriniz ıslansın
kaybettiğiniz aşk buradan çok uzaklarda

(fotoğraf: http://img.izlesene.com/data/videoshots/397/397857-11.jpg )

Read more...

16 Haz 2009

Losers Keep Hope To Us

(Bir önceki yazının Türkçe'sidir.)

Bazı insanlar karanlık bir ruhla doğarlar. Sanatsal yetenek bazen bir lanettir, ya da kendi lanetleriyle birlikte ortaya çıkar. Batıdan birçok hikaye duyduk; Janis Joplin, Kurt Cobain, Jim Morrison vs. Doğuda(doğu avrupa kastediliyor), Ryszard Riedel bir rock yıldızı olarak doğdu, bir blues efsanesi, ve bir uyuşturucu bağımlısı olarak düştü.Bununla birlikte, Czeslaw Niemen daha önceki bir rock efsanesi ve çağının öncülerindendi. onlara 'kaybedenler' dendi. Değerleri ya da saygıları yok sanıldı. Bu büyük bir hataydı. Onlar bu hayatı bir düşle yaşadılar. Kaybedenlerin bile devam etmek için bir düşleri vardır.

İlk önce Ryszard Riedel'den bahsetmek istiyorum. 7 eylül 1956'da Chorzów'da doğdu. İyi bir eğitim almadı. Babası hükümet için çalışırdı. R.R.'in bir oğlu ve bir kızı vardı. Uyuşturucu sorunu yaşıyordu, 'hoşaf' dedikleri bir Polonya eroini kullandı. Bu ölümüne neden oldu. Buna rağmen, insanlar ona her zaman saygı gösterdiler. Uyuşturucu kullanımına bağlı kalp yetmezliğinden 30 Temmuz 1994'te öldü ve 3 Ağustos'ta Wartogłowiec, Tychyon'da gömüldü.

Dżem grubunun vokalistiydi. Gruba 1973 aralığında katıldı. Riedel yenenekli bir müzisyendi ve Polonya'nın en iyi vokallerinden biriydi.Şarkı yazarı ve bestekardı. Şarkıları ağırlıklı olarak kendi hayatı üzerineydi. Ayrıca ülkesinin en karizmatik şarkıcılarındandı. Ryśkiem Skibińskim, Leszkiem Winderem , Józefem Skrzekiem , Nocną Zmianą Bluesa itp. Riga Skibińskim, L. Winder, Joseph Skrzekiem, Nocna Zmiana Bluesa gibi pek çok iyi müzisyenle çalıştı.

Birçok kayıdı bulunmaktadır:

•1983 Krzak'i; LP band Krzak, Tonpress
•1985 Dżem; MC band Dżem, Karolina
•1985 Cegła; LP band Dżem, Polskie Nagrania Muza
•1985 Blues forever ; LP Leszka Windera, Polskie Nagrania Muza
•1986 Absolutely Live; LP band Dżem, PolJazz
•1987 Zemsta nietoperzy; LP band Dżem, Pronit
•1988 Lunatycy - LP band Dżem, Polskie Nagrania Muza
•1988 Ryszard Skibiński - Ostatni koncert; LP Ryszarda Skibińskiego, Polskie Nagrania Muza
•1988 Józef Skrzek - Live; LP Józefa Skrzeka, Polskie Nagrania Muza
•1989 Urodziny; MC band Dżem
•1989 Najemnik; LP band Dżem
•1990 Dżem Session 1 MC band Dżem
•1991 Detox; MC and LP band Dżem
•1991 Detox; CD band Dżem
•1992 The Singles; CD band Dżem
•1992 Dzień, w którym pękło niebo; LP band Dżem
•1992 Wehikuł czasu - Spodek '92; 2CD band Dżem
•1993 14 urodziny; MC band Dżem
•1993 Autsajder; CD band Dżem
•1994 Akustycznie; CD band Dżem
•1994 Akustycznie - suplement; CD band Dżem
•2004 Złoty Paw; CD band Dżem
•2007 Gwiazdy polskiej muzyki lat 80.; CD band Dżem
•2007 Gwiazdy polskiej muzyki lat 80. - vol. 2; CD band Dżem

2005 yılında Riedel'in hayatı Jan Kidawa-Blonski tarafından filme aktarıldı, 'Skazany Na Bluesa'(Blues'a/Hüzne Adanmış).

Riedel'in yanı sıra, Czesław Niemen bir başka önemli Polonyalı rock şarkıcısıdır. 16 şubat 1939'da Stare Wasiliszki'de doğdu ve 17 ocak 2004'te öldü. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra doğduğu şehir Sovyet sınırları içinde kalmıştı. 50'lerde Polonya'ya taşınmasına izin verildi. Doğduğu şehirden geçen nehrin adı olan Niemen'i mahlas olarak kullandı.Çok geniş bir ses aralığına sahipti. Polonya'da uzun saçlı ve renkli kıyafetler giyen ilk şarkıcıydı. Bu durumu devleti kızdırmıştır.

İlk üç albümünü 'Akwarele' adındaki grubuyla birlikte kaydetmiştir. Daha sonraki albümlerini yeni gruplarıyla kaydetmiştir; 'Enigmatic', 'Grupa Nieme' ve 'Aerolit'. 1969'a kadar rock ve soul tarzında müzik yapan Niemen, 'Enigmatic' albümünde progressive rock'a kaymıştır. En ünlü şarkısı 'Dziwny Jest Ten świat’ (Strange Is The World)tır. Bu şarkısı 1970'lerde İngilizce olarak da kaydedildi. 1974'te Jan Hammer ve Mahavishnu Orkestrası'ndan Rick Laird'le birlikte 'Mourner's Rhapsody'yi kaydetmiştir. 1970'lerde 'Katharsis' albümüyle tarzını tekrar jazz-rock fussion ve elektronik müzik olarak değiştirmiştir.

Diskografisi:
•1967 Dziwny jest ten świat ("Strange Is This World")
•1968 Sukces ("Success")
•1969 Czy mnie jeszcze pamiętasz? ("Do You Still Remember Me?")
•1970 Enigmatic
•1971 Człowiek jam niewdzięczny - aka "Czerwony Album" ("Ungrateful Human I Am" aka "Red Album")
•1972 Strange Is This World (English lyrics, released in West Germany)
•1973 Ode to Venus (English lyrics, released in West Germany)
•1973 Niemen Vol. 1 and Niemen Vol. 2 - aka "Marionetki" ("Puppets")
•1973 Russische Lieder ("Russian Songs", Russian lyrics, released in West Germany)
•1974 Mourner's Rhapsody (English lyrics, released in West Germany, UK and USA)
•1975 Niemen Aerolit
•1976 Katharsis
•1978 Idée fixe
•1980 Postscriptum
•1982 Przeprowadzka ("Moving")
•1989 Terra deflorata
•1991 Terra deflorata (extended version)
•1993 Mouner's Rhapsody (extended version) (USA)
•1997 Moja i twoja nadzieja'97 ("Your and My Hope")
•2001 spodchmurykapelusza ("fromunderthecloudofahat")

Bu yazıyı yazarken tekrar öğrendim ki müzik barış, hayat ve kaosun yoludur. Ne kadar karanlık yaşadığınız önemli değildir. önemli olan ne kadar umudunuzun olduğu ve bunun ne kadarını insanlara aktarabildiğinizdir.

Read more...

Losers Keep Hope To Us

(Aşağıda okuyacağınız ödevimdir. en yakın zamanda Türkçe'ye çevirisini de yayınlayacağım. Şimdiden sizlerle paylaşmak istedim.)


Some people are born with a dark soul. Artistic talent is sometime a curse or can be revealed by another curse. We heard many stories from the West such the one of Janis Joplin, Kurt Cobain, Jim Morrison and so on. In the East, Rszard Riedel rised as a rock star, a legend of blues and felt down as a junkie. Besides, Czesław Niemen was an earlier legend of rock and a pioneer in his era. They were called `losers’. It was thought that they had no value nor respect. It was a big mistake. They lived that life with a dream. I can say that even losers have a dream to keep going on.

Firstly, I want to talk about Ryszard Riedel. He was born on September 7th 1956 in Chorzów. He hasn’t recieve a good education and his father worked for government. R. R. had a son and a daughter. He suffered from drug abuse, especially Polish heroin that is called ‘compote’. This was the reason of his death. Nevertheless, people paid respect to him. He died by cardiac insufficiency related to his drug abuses. He died on July 30th 1994 and was sunk into grave in Wartogłowiec, Tychyon August 3rd.

He was the vocal of Dżem. He attended the band in December 1973. Riedel was a talented person. He was one the best vocals in Poland. He wrote and composed songs. His lyrics were usually inspired by his own life. He was also one of the most charismatic vocals of his country. He worked with many good musicians such as Ryśkiem Skibińskim, Leszkiem Winderem , Józefem Skrzekiem , Nocną Zmianą Bluesa itp. Riga Skibińskim, L. Winder, Joseph Skrzekiem, Nocna Zmiana Bluesa etc.



He had many records:

•1983 Krzak'i; LP band Krzak, Tonpress
•1985 Dżem; MC band Dżem, Karolina
•1985 Cegła; LP band Dżem, Polskie Nagrania Muza
•1985 Blues forever ; LP Leszka Windera, Polskie Nagrania Muza
•1986 Absolutely Live; LP band Dżem, PolJazz
•1987 Zemsta nietoperzy; LP band Dżem, Pronit
•1988 Lunatycy - LP band Dżem, Polskie Nagrania Muza
•1988 Ryszard Skibiński - Ostatni koncert; LP Ryszarda Skibińskiego, Polskie Nagrania Muza
•1988 Józef Skrzek - Live; LP Józefa Skrzeka, Polskie Nagrania Muza
•1989 Urodziny; MC band Dżem
•1989 Najemnik; LP band Dżem
•1990 Dżem Session 1 MC band Dżem
•1991 Detox; MC and LP band Dżem
•1991 Detox; CD band Dżem
•1992 The Singles; CD band Dżem
•1992 Dzień, w którym pękło niebo; LP band Dżem
•1992 Wehikuł czasu - Spodek '92; 2CD band Dżem
•1993 14 urodziny; MC band Dżem
•1993 Autsajder; CD band Dżem
•1994 Akustycznie; CD band Dżem
•1994 Akustycznie - suplement; CD band Dżem
•2004 Złoty Paw; CD band Dżem
•2007 Gwiazdy polskiej muzyki lat 80.; CD band Dżem
•2007 Gwiazdy polskiej muzyki lat 80. - vol. 2; CD band Dżem

His life story was screened in the Polish movie ‘Destined For blues (Skazany na bluesa) which was directed by Jan Kidawa-Blonski in 2005. Here is one of his songs translated into english:



LIST DO M {Letter to M}

Mom I am writing to you a poem
Maybe the last, certainly the first
It is a deep, dark night
I sit in bed and she's sleeping next to me
And she's breathing quietly
There's some music coming to me
No, it's just noise in my head
Sitting, tone in tears
Because I am sad, for I am alone
Fear is stifling in me

Loneliness is such a terrible fear
It embraces me, it passes me
You see, Mom, I figured out myself
That there is no God, no, no
There is no God, no
My house is only quiet
Where you are, and I'm not there
Where I come back, I think not
Mom, I love you very much, I love you

I thought you hurt me
And I hurt you
Unfortunately, I realized it so late
So late; that I understood...
I understood it

Besides, Czesław Niemen is an another importand musician in Polish rock music. He was born on February 16th 1939 in Stare Wasiliszki in Grodno Province and died on January 17th 2004. After the World War II it became a part of Byelorussian SSR and in the 1950s he was allowed to move to Poland.

He had a very wide voice range and a rich intonation. He used the pseudonym Niemen instead of his real name focusing on his homeland. He was the first singer who had long hair, colourful clothes and introducing the psychedelic style, which annoyed the communist officials.

His first three albums were recorded with his band ‘Akwarele’ (Watercolours). Afterwards, he recorded with his other new bands; ‘Enigmatic’, ‘Grupa Nieme’ and ‘Aerolit’. He was singing rock and soul music, and after 1969, he changed his musical style to progressive rock as recording the album ‘Enigmatic’. His most famous song is ‘Dziwny Jest Ten świat’ (Strange Is The World). Also, he recorded that song in English in the early 1970s. In 1974 he recorded Mourner's Rhapsody with Jan Hammer and Rick Laird from Mahavishnu Orchestra. In the 1970s, he change his musical style again to jazz-rock fusion and electronic music as the album Katharsis.



His discography:

•1967 Dziwny jest ten świat ("Strange Is This World")
•1968 Sukces ("Success")
•1969 Czy mnie jeszcze pamiętasz? ("Do You Still Remember Me?")
•1970 Enigmatic
•1971 Człowiek jam niewdzięczny - aka "Czerwony Album" ("Ungrateful Human I Am" aka "Red Album")
•1972 Strange Is This World (English lyrics, released in West Germany)
•1973 Ode to Venus (English lyrics, released in West Germany)
•1973 Niemen Vol. 1 and Niemen Vol. 2 - aka "Marionetki" ("Puppets")
•1973 Russische Lieder ("Russian Songs", Russian lyrics, released in West Germany)
•1974 Mourner's Rhapsody (English lyrics, released in West Germany, UK and USA)
•1975 Niemen Aerolit
•1976 Katharsis
•1978 Idée fixe
•1980 Postscriptum
•1982 Przeprowadzka ("Moving")
•1989 Terra deflorata
•1991 Terra deflorata (extended version)
•1993 Mouner's Rhapsody (extended version) (USA)
•1997 Moja i twoja nadzieja'97 ("Your and My Hope")
•2001 spodchmurykapelusza ("fromunderthecloudofahat")



STRANGE IS THE WORLD

This is a strange world,
Where yet still
Is a lot of evil.
I wonder is
That since so many years
Man despises a man.

This strange world,
World of human affairs,
Sometimes ashamed to admit.
But often,
That someone has a bad word
Killed as a knife.

But people of good will is more
And firmly believe in it,
That this world
Do not die with him.
No! No! No!
He has time,
It is time
Destroy the hatred of each other.

But people of good will is more
And firmly believe in it,
That this world
Do not die with him.
No! No! No!
Now it is time,
It is time
Destroy the hatred of each other.


During this assingment, I learnt about good musicians and that music is the way of peace, life and chaos. It doesn’t matter that how dark you live is, the point is how hopeful you are and how much hope you do give back to people.

Read more...

8 Haz 2009

sel düşü


öğüdümü selden alıyorum bundan böyle
bilişsiz bir saydamlıkta
taşı çağırıyorum kum taneciklerinde

yaşlılık
ne yorgunluktur şimdi göğün kıyısında
söz bitimi bir eğlencenin düşüyle
elini aya uzatmak
ölgün suda yansıyanı yakalamak
ahmaklıktır hayata karşı umut dağıtmak

bozgun ellerimde tuttuğum iştahsız toprak
bir hışımla yutardı beni de
örtmeseydi alnını biçarelik
yutardı beni hışmını yitirmeseydi keşke
yadsımıyorum yine de geceyle karışan yaşamı
yerin dibine batan güneşi

malmö 2006

Read more...

5 Haz 2009

kısa cümleler


geceler öyle aciz ki uykudan. uyuyamıyorum. günler bitmiyor, geceler geçmiyor. bir parça uyku düşse gözüme, başımı yastığa koyduğumda siliniyor. her gün birbirinin aynı. buralarda hayat durağan. insanlar ya daha iyiler, ya da beter. çok sıkılıyorum, çok yalnızım. yine de durmadan ilerliyorum. susup sabrediyorum. yarın yeni bir gün, yarın yeni bir umut. elimde hiç birşey yokken nasıl bu kadar iyimser olabildiğimi sormayın. belki bu biteviye durgunluk sürecinde biriktirdiklerim güç verecek yarın. hiçlik ilk defa umut veriyor, hiçlik ilk defa karanlık değil. bugün karamsarım, yarın iyimser olacağım. ardımda karanlıklar bırakıp ışığa yürüyorum. ışığı buluyorum ve ışığa gömülüyorum. gömüyor ışık utanmaz elleriyle her yerimi. soluyorum hüzmelerini demet demet. geleceğin bir tasviri olsa gerek bu. saat 4'te havanın aydınlanması doğal değil. gecenin bu kadar kısa sürmesi haksızlık. uyumak istiyorum hava karanlıkken bir kere olsun. sabretmeyi öğrendim, uslu durmayı da. ama uyku tutmuyor, uyku peşimi bırakmış. günü yakalamak ne mümkün. bu zaman geçsin, başka bir devir olsun tarih. bir ay geçsin, sonra 4 gün. yeni çağ, yepyeniyim. pürüzlerimi silmişim, 'kül zırhımı soyunmuşum kıvılcım tutkusuyla şavkıyan.' onlar gibi değilim, aptal bir idealistim. bir amacım yok, sadece hissettiğim gibi yaşıyorum. yarın yeni bir başlangıç olacak. orada bekliyor olacağım ben de. sonra adım adım yeni bir ben doğacak, sonsuz bir bekleyişle muhtaç olduğum duyguları anacağım. kaos'umun son aşamasındayım. ilk aşaması iki insan etti. sonra herşey bulanıktı. birbirine girdi zıt olanlar.. derken duruluverdi. dingin, sakin, beklentisiz. kaos doğuruyor şimdi. gece ışık doğuruyor. yepyeni bir gelecek eskisini utandırıyor.

Read more...
Web Stats

  © Blogger templates The Professional Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP