21 Ara 2008

uzun kalır usul öpüşlerin anıları - III



bir kez daha dinlemeliydim herşeyi, olduğunu söylediğin ya da benim ortaya çıkardığım gibi, yüzyüze. evine gelmek için çok ısrar ettim. korkuyordun. sevişmekten korkuyordun belki. bundan korktuğunu düşünmek istiyordum, beni hala istediğin fikri avutuyordu.

gergin bir atmosfer sardı evini ilk kez. bir misafir ağırlıyordun. evinle ilgili detayları bilen bir misafirdim. yanımda senden aldıklarım vardı. görmeye dayanamazdım onları, sana ait birer parçası olan eşyaları. bana ait olanları vermeli miydin diye sordun, hayır. seninle ilgisi olan hiçbirşeyi görmemeliydim.

salonda otururken ev arkadaşın geldi. susup odana gittik. burası tehlikeliydi, birlikte uyuduğumuz yatak buradaydı, birbirimizi kokladığımız ve güvenle seviştiğimiz uzun anlar yaşandı bu odada. fakat bu sefer aynı yatakta değildik. karşılıklı yataklarda oturan birbirine karşı insanlardık. beni nasıl aldattığını dinliyordum bir kez daha. eksiklerini (aslında yalanlardı onlar, ve hala birer yalanlar gerçekte) tamamlıyordum. meydan okuyordum geleceğine. seni tanıdığımı sanıyor(d)um. "benden daha iyilerini bulduğunu sanacaksın. senin gibi, kendini entel sanan ibnelerle tanışacaksın. içinden 'ne diyor bu ibneler!' diyeceksin. çok sıkılacaksın ama artık geç olacak." diye uyarıyordum seni. kaybedecek birşeyim yoktu artık. geri kazanacağım bir 'sen' olmadığını düşünüyordum tam da o anda. (sonrasında bunun mücadelesini vermiş ve kaybetmiştim.)

gözlerime bakarak anlatabilir miydin tüm olanları? pek tabi anlatırdın. ne kadar yaralasa da seni iyi bir 'oyunbaz'dın. utanmazlığınla ve yaptıklarından pişman olmayan bir adam edasıyla başını diktin ve gözlerimin içine bakarak anlatmaya devam ettin. bir daha görüşecek miydin o adamla? görüşecektin elbet. ( birkaç gün sonra sadece sweat shirt'ünü vermek için görüşmeyi kastettiğini ne güzel de uydurmuştun öyle.)

kararımı vermiştim o anla ilgili. kat'iyyen sevişmeyecektik. sana bu ödülü vermemeliydim ve de vermedim. her istediğini alan şımarık çocuk anlamalıydı yaptığını. işte bu oyunlarla kaybettik birbirimizi. işte bu oyunlarla ve 'ego savaşlarıyla' defalarca kez bıçakladık birbirimizi. sevişmeliydik orada. duman altı olmuş odada kendimizi ispatlamaya çalışacağımıza nefret etmeliydik açıkça birbirimizden ve etlerimizi koparırcasına sevişmeliydik. sonra çıkardım yine 'hoşçakal' demeden, bu sözü haketmediğini kastederek. ya da ağlayarak öpmeliydik dudaklarımızı kanırtırcasına.

elbette olmadı böyle. elbette yalnızca teğet geçtik ya da çatıştık birbirimizle soğuk savaş psikolojisiyle. ikimizinde ispatlayacak 'tutkuları' ve öğrendikleri/öğrenecekleri vardı hayattan. sen bir çocuktun yaşamak istediği onca 'arzusu' olan, ben de bir çocuktum kendini koca bir adam sanan.

uzun bir sessizlik oldu. gitmemi bekliyordun, anladığım buydu. o anda mı başlamalıydık sevişmeye yoksa. payıma düşeni yaptım, topladım çantamı ve çıktım kapıdan. evet. buymuş asıl beklediğin. zerre kadar istemiyordun beni artık. 'arzularını' yaşatacak başka bedenler bulmuştun bile çoktan.

6 takla atıldı:

noname.morosophe 21 Aralık 2008 17:46  

İşte bu oyunlarla kaybettik birbirimizi. işte bu oyunlarla ve 'ego savaşlarıyla' defalarca kez bıçakladık..

İşte yaşanan şey sadece bu.. Birileri bu oyunları oynuyor hemde çok ustaca.benim gibi bu oyunları hala beceremeyenlerinse aşkının kuyruğuna teneke bağlanıyor sadece.. Ama ne olursa olsun oyun oynamayacağım, bu bana ihanet olur..
Umarım kapıdan çıktığın anda "keşke" dememişsindir..
Yazılarını çok seviyorum..

feamarth 21 Aralık 2008 22:52  

sağımda,yanıbaşımda yazdın bunları ben kendimi bırakmış, gözyaşı kusarken...

şimdi gün bugün; ve okudum,ağladım yine adlandıramadığım tonla sebep yüzünden.

"duman altı olmuş odada kendimizi ispatlamaya çalışacağımıza nefret etmeliydik açıkça birbirimizden ve etlerimizi koparırcasına sevişmeliydik... ya da ağlayarak öpmeliydik dudaklarımızı kanırtırcasına."

bazen bunu yapmak daha da kötü yapıyor her şeyi; umduğun gibi nefret edemiyorsun bazen, duygularımız bizden daha oyunbaz çünkü.

ilham perin olduysam ne mutlu, "uzun kalır usul öpüşlerin anıları" serisinden en sevdiğim parça bu; benim yaşadıklarıma bütün olarak benzemese de, parça parça 2 yılımı ve o 2 yılın sonunu andırdığındandır belki de bu hayranlığım...

hem seni, hem de yazdıklarını çok seviyorum, iyi ki varsın.

Ozan Kayra 21 Aralık 2008 23:11  

@ noname
o zaman yaptıklarımdan pişman değildim. istedim ve yaptım. elimden gelenin en iyisini fazla fazla yaptığıma inanıyorum. bu açıdan bir pişmanlığım yok. ama şimdi keşke dediğim tek birşey var. en başında keşke sıradan bir yatak macerası olarak kalsaydı. bu 'çocuğu' hayatıma bu kadar sokmasaydım. başka bir keşke demedim =)

@ feamarth
bir parça taşıyorsun o günlerimden. bu bir anı, unutma mücadelesinin anısı. ve ilk kez onu özlemeden girdiğim yatağın bir parçasıydın(ız). bu yüzden özelsiniz feamarth..

unuttuğum yalanlar 23 Aralık 2008 11:09  

Seni hayranlıkla izliyorum thesaurus. Dünyanı çözmeye, seni anlamaya gelmedim. Sen sensin sadece, olduğun gibi kabullendim, "diğerleri gib" demek haksızlık olur sana. Yazmaya devam et ve ağlat bizi. Biz pesimistler, ağlarken daha mutluyuz çünki.

Ozan Kayra 26 Aralık 2008 22:16  

bugüne kadar aldığım en güzel yorum buydu sanırım. teşekkür ederim.. =)

Adsız,  29 Aralık 2008 22:23  

"Uzun kalır usul öpüşlerin anıları"... Sadece şu başlık mahvetmeye yetiyor insanı...

Web Stats

  © Blogger templates The Professional Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP