8 Ara 2008

uzun kalır usul öpüşlerin anıları - II

ısrarla buluşmak istediğini söyledi. başka birgün değil de o gün buluşmalıydık. meydana buluşmaya giderken f. ile karşılaştık. o da bir süreliğine bize katılmaya karar verdi. çantamda o çok istediği pentagram'ın konser albümü vardı.sürpriz yapmak istemiştim. buluşunca sarıldı. bu abartılıydı, beni gerçekten özlediğini düşündüm. sonra yürürken ikimizin de hayatını mahvedecek birşey yaptığını boşuna söylememiş meğer. gidip matrock'a oturduk. evvelki gece çok içtiği için midesi ağrıyordu. bitki çayı, limonlu soda gibi içecekler içmesini söylüyordum, onun için endişeleniyordum. birkaç saat önce karoshi'yle birlikte okulda yemek yerken ikimiz de endişeleniyorduk onun için. üzülmesine dayanamazdık.. konuşmamız gerekiyordu. f. gitti.

şimdi karşılıklı oturuyoruz masada. konuşmaya şöyle başlıyor:

"20 yıllık hayatımın en zor günlerinden biri bu. ikimizin de hayatını mahvedecek birşey yaptım. dün gece çok sarhoştum, başkasıyla yattım. ayrılmalıyız."

oysa benim beklediğim şöyle birşeydi:

"seni çok seviyorum ve gittiğin zaman ne yapacağımı bilmiyorum." ikimizin de kafası karışıktı. bir önceki gün konuşacaktık bu konuyu, otobüste 5 dakikayla geçiştirmişti oysa ki.

gözlerim onunkilerden kaçtı, yüzüm düştü. herhangi birşey söylemesini bekliyordum. ne dese kabulümdü. ama sustu. cebimden para çıkartıp masaya bıraktım ve çantamı alıp çıktım kafeden.

neye uğradığımı anlamamıştım. hayatta tek güvendiğim oydu. güvenmek yapılabilecek en büyük hataydı. şuursuzca yürüyordum beyoğlu'nun arka sokaklarında. kalabalıklardan kaçıyordum. h.'yi aradım. bana inanmadı, inanamadı o da. sonra isveç konsolosluğu'nun karşısındaki arada buldum kendimi. bu nasıl bir kaderdi. kaldırıma oturup ağlamaya başladım. insanlar geçiyordu önümden. koca bir herif oturmuş ağlıyordu. utanmadım. umrumda değildi. sonra f.'yi aradım. ona çok ihtiyacım vardı. darmadağınıktım.

birden herşey durdu. hayatta kalmalıydım. karşısına geçip suratının ortasına bir yumruk atmam gerekiyordu. onu aradım. yolda olduğunu söyledi, telefonu yüzüne kapadım. f.'yi tekrar arayıp "orta bir yerde buluşalım." dedim. kadıköy'e gitmeliydim. çok kısa sürecekti işim. tek bir yumruk..


kapısındayım.. bu kapıya bir daha gelmeyeceğimi düşünüyordum. çantamda bir çakmak, bir kitap (erasmus'un deliliğe övgü'sü) ve 'bir yaz gecesi rüyası'nın teksti var. kapıyı çaldım. içeri girer girmez kitabı uzattım ona. "buna ihtiyacım yok. yeteri kadar deliyim zaten!" çakmağı fırlattım odanın ortasına ve teksti parçalayıp etrafa dağıtmaya başladım. bu sırada yaptığı şey şuydu:

sırtı bana dönük mutfak tezgahında eve gelirken aldığı buzlu çayı dolduruyordu kendisine. evet, keyfini hiç bozmamıştı. sonra gitmemi bekledi. arkasına dönüp başını salladı 'ne var?' dercesine. yaklaşmasını işaret ettim. yumruğumu sıkmaya çalışıyordum. gücümü toplamalıydım. diğer taraftan da biraz daha yaklaşmasını bekliyordum. bardağı bırakmasını söylediğimde ne olacağını çoktan biliyordu. vurduğumda darbenin etkisiyle duvara da çarpmasını hesap ediyordum bu sırada; öfke! sonra gücümü iyice kaybettiğimi anladım. karşımdaki zavallı el pençe boynunu bükmüş ona vurmamı bekliyordu. içimden lanet ettim, bu adamı gerçekten sevmiştim..

"buna değmezsin!"

7 takla atıldı:

noname.morosophe 8 Aralık 2008 17:40  

canı yakan "buna değmezsin!" denen adama bunca değeri atfetmenden başka birşey değildir oysa ki...

Karōshi 8 Aralık 2008 18:28  

sen temiz bir dayak istiyorsun ama Thesaurus:P Blues-Jr ı bile geçtin haaa:) Aaaa aaa..

noname.morosophe 8 Aralık 2008 20:01  

bu seni rahatlatacaksa neden olmasın.. biz kendimizi ikamu mutluluğuna adadık zaten :)

Ozan Kayra 8 Aralık 2008 20:22  

tamamen yanlış anlaşılmışım =)
bunları ölüp bittiğim için yazmıyorum. anka tekrar canlanıyor. şöyle daha net bi ifadeyle içimde kalan zehri akıtıyorum. yazmak rahatlatıyor beni. hem hatırlamak zorunda da kalmıyorum. yazılı kaynaklara geçirip hafızamdan silebilirim.. =p

Karōshi 8 Aralık 2008 21:04  

Canım dostum.. Biliyorum tabii ki.. Aynını ben de yapıyorum ve bunu da sen biliyorsun.. Haftaya yeniden doğacaksın zaten... Blog arkadaşlarımızı da çağıralım ne dersin?

Ozan Kayra 9 Aralık 2008 04:23  

gelirler mi ki karoshi'm? gelseler ne güzel olur değil mi.. =) bi açık davet yapmak lazım. yapılacaklar listesine eklenmiştir.. ;)

Karōshi 9 Aralık 2008 10:01  

Ben yapayım istersen ? Blogumdan? Ne dersin?

Web Stats

  © Blogger templates The Professional Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP