aliens - 1
ilk dönem başladığında okula büyük bir gerginlikle gitmiştim. sınıf arkadaşlarım nasıl 'yaratıklar' olacaklardı acaba? boyalı yüzleri, kararmış tenleri, küçük dünyaları, yamuk ağızları, sarı saçlarıyla ve daha bilimum 'yaratık' özellikleriyle donanmış nice tiplemeyle aynı havayı soluyacaktım?
ilk haftalar hiçkimseyle konuşmadım gerekmedikçe. derslere sık sık geç kalışım (hele ki ilk derslere kesin geç kalışım) ve rahat tavırlarım beni üst sınıftan sanmalarına neden olmuştu. onlardan biri olduğumu öğrenmeleri zaman aldı.
sınıftan birileriyle ilk, zorunlu kaynaşmama kadar uzun bir gözlem evresi geçirdim. en güçsüz parçaçıklar olan ilk gruplaşmaları inceledim. süslü ve boş konuşan kızlardan oluşan bir grup vardı. bunlar aralarında hemencecik kaynaşmış, diğerlerini dışlamaya bile başlamışlardı.
üç erkekten oluşan bir diğer grup da hazırlıkta tanışan üç burslu çocuktu. bunlar kurtlar vadisi izleyen, bölümle ilgili kitalar okuyan, derin devlet oyunları konusunda kahvede oturan adamlarla aynı düşüncelere sahip, muhafazakar-milliyetçi tiplerdi. onlara 'altın kızlar' derdim. genelde bir arada otururlardı derste. bazen de diğerlerinin aralarına karışıp onları incelerlerdi ama bana hep bir samimiyetsizlik hissi verdiler. hatta içlerinden biri derste o kadar çok konuşuyor ki sınıfta seven pek yok. hoca der anlatırken sürekli bir onaylamalar ya da reddetmeler gidiyor. hani sussa da dersi dinlesek diyoruz.ilk gördüğümde "erkeklerden bunu sevmeyeceğim kesin." demiştim kendi kendime..
bir diğer grup iki kızdan oluşuyorlardı. bu idealist kızlar için dersler önemliydi. önemli olmasına önemliydi dersler ama bunun sebebi yalnızca ders olmalarıydı. dersler dışında televizyondaki magazinel programları ve dizileri sıkı takip edip onlarla ilgili geyikler yaparlardı. diğerlerinden çok daha fazla takdir ettiğim bir davranış olduğunu kabul etmeliyim ancak bu davranışın sınırları aşılınca çevreye de aynı gözle bakmaya başlar insan.
sabit olmayan bir karakterimiz daha var. o da kızlardan gıcık olacağım karakter olarak seçilmişti. abartılı, kokoş bir tipti. kocaman halka küpeler takar, parlak ve süslü kemerlerle şıkır şıkırdır. hele o simli takıları.. bedeni bacaklarına oranla uzundu ve sonradan görme abartılı havasıyla annesinin kıyafetlerini giyinmiş ve süratını rasgele boyamış bir kız çocuğuna benzerdi. bir de sosyomanyak olur bu tipler. herkesi tanıyan sosyal insanlardır.
gelecek bölümlerde sınıfla ilk kaynaşmalarımı, sınıftaki ilk bölünmeleri ve ittifakları anlatacağım. ek olarak da gelecek teorilerimi ekleyeceğim. =)
10 takla atıldı:
tipik bir türkiye mozaiği. hayvanat bahçesinin insanat versiyonu :)
Hım hım bekliyoruz gelecek yazılarınızı.. Ve sen şu an kesin uyuyorsun çünkü sabaha doğru yatmışsın farkettim.. Uyanırsan artık bugün görüşelim diyordum:) Yazı güzel olmaya doğru gitmiş ama benim gibi acele etmişsin. Ne kılım değil mi? :)
ah kedi sen bi de gelecek bölümlere bak. televizyon dizilerine dönüyor resmen arada. =)
evet biraz aceleye geldi ayşe.ama o kafayla bu kadar oluyor. =) beklemeye başlarsak doğru zaman gelmiyor napalım.. ;)
ben çok merak ettim..sabırsızlıkla bekliyorum.. o kokoş sonraki zamanlarda modaya ayak uydurdu mu merak ettim bir de..
ne uyuzsunuz ya :)
aa emre..o modayı yakından takip ediyordu ama onu asıl anlatan kelime 'rüküş'tü. böyle yazmayı unutmuşum =)
ve barış.. gittin kendin gördün ne diyim sana.. =))
Aynı fabrikadan çıkma kızlar diyorum ben onlara ki doluuuuuuu bizim okulda onlardan...
Eğleniyorummm... =)
He birde şimdiki fabrikadan çıkmalar baba gömleğine merak salmış durumdalar. :))
ya ben yakalayamadım o baba gömleği olayını.okul açılsa da eğlensek biraz daha.. hehehe =))
aa nası kaçırdın...
gömleklerin üzerine birde 1 karış kalınlığındaki kemerleri takıp gırtlaklarına kadar çıkartıyorlar...
aaa pardon ya.nasıl unuturum bunu =))
hatta o bahsettiğim rüküş arkadaş da aynen böyle geliyor.ne komik oluyorlar ya o kemerlerle!! =))
Yorum Gönder