6 Ağu 2009

özel pot: seni sekiyorum

filmlerin evhamlı havasına kapılıyorum zaman zaman. bu son bir yıldır romantik filmlerden kaçmama sebep oluyor. elimde kumanda kendi televizyon kolektifimi yaparken bir filme rasladım. şu amerikan romantik filmlerinden biri. ölen sevgili ve ölümsüz aşk ideali. bunlardan bahsedilmesi bile gözlerimin dolmasına sebep oluyor bazen. son kez böyle bir filmi izlemem hayatımın dibe vurmasına sebep olacak bir ilişkiye itmişti beni. şimdi bundan kaçıyorum köşe bucak.

evde olmayı sevmiyorum. beni kafamdakilerle başbaşa bırakıyor bu. ölümsüz aşka karşı sonsuz kaçış sendromu yaratıyorum. kafamın içindekiler boynuma dolanıyor soğuk bir yılan hissiyle ve sıkıyor. annemin eve girmememden şikayet etmesini ona böylesi lüks mazeretlerle açıklamamın bir faydası olmayacak. 'hadi canım sen de!' ifadesine karşı konuşmak istemiyorum. kumanda elimde televizyona lanetler ederek kanallar arasında git-gel yapıyorum, yahut kitabıma dalıp başka dünyalara ve düşüncelere gidiyorum. ta ki aynı cümleyi defalarca okuyana kadar. bu demek oluyor ki artık konsantrasyon sorunu yaşamaya başlamışım.

şimdi birkaç saat geçti. film bitmek üzere artık. sidilerin arasından o filmi bulup izlemeye karar verdim. hem odamda rahatsız edilmeden zırıl zırıl ağlayabilirim de. ah evet melankolikliği seviyorum. dışarda ayılıp bayıldığım yok. bu benim özelim. hayatın bir gerçeği olarak kabul ettiğim bir his. tıpkı gülmek ve neşelenmek gibi bir gereklilik denge için. sekizinci ayın beşinde, saat onu otuzyedi geçe o filmi izlemeye hazırlanıyorum şimdi. havlu/mendil hazır. bu sefer gözlüklerimin üzerine oturmam ağlarken umarım. =)

7 takla atıldı:

Damlo 6 Ağustos 2009 18:37  

ne kadar kalabalığa karışırsak o kadar iyi biş yerde..

ps:url'm değişti. okuduun biloklarda değiştir istersen.

Adsız,  7 Ağustos 2009 20:46  

ben farkettim ki bir ilişkiyi göze alabilmem genelde izlediğim güzel bir filmden etkilenerek oluyo. ahh o shelter filmi yok mu!!! :)

diyorum işte oğlum bidaha dene nolucak.. arayan buluyor o saf temiz aşkları..

hani arayan mevlasını da bulur belasını da..misali oluyor sonu... :/

İçre 7 Ağustos 2009 22:02  

Kendin olmak gibisi yok.

e.d. 10 Ağustos 2009 08:57  

amanın sen de pek duygusalmışsın azizim (:

madem bu kadar yıpratıyor bu tarz filmler seni izlemeyiver canım sen de... ben mesela yanlız başımayken izlemem böyle filmleri, psikolojim bozulur genelde. hem ben özellikle gurbetteyken türkçe şarkılar da dinleyemem, gözlerim dolar, özellikle duygusal ve slow şarkılara. bazen serdar ortaça bile :P (şaka şaka, dinlemem o adamı)

Ozan Kayra 10 Ağustos 2009 22:34  

sevgili gümüş diken, öyle şeyler yok. olsaydı romanlarda, filmlerde o kadar kurgusu yapılmazdı. hani insan ulaşamadıklarını kurguluyor genelde.. =)

tanrının çiçeği, kendim gibi oldum da ne oldu diyeceğim ama bi değişiklik de yok hani. tam gaz kendimiz olmaya devam! ;)

e.d. sen benden daha duygusalmışsın be. bikaç hassas noktam var. ben onlara üzülürüm bi tek. bi de tepkilerim kızmak gibi oluyor daha çok. hani yıkıp geçiyorum cinsinden =))

Adsız,  10 Ağustos 2009 23:32  

eyvah, yandım ben :P

*neyse, yorum aracını çöpe çevirmeyeyim. ii geceler sana.

Web Stats

  © Blogger templates The Professional Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP