17 Şub 2009

kesik kesik



sokağa söylüyorum adını. kaldırımlar beni çağırıyor. belki bir tesadüf, o sokağın köşesinden dönüşün canlanıyor gözlerimde. bakışların yukarı çevrili, ta uzaktan kesişiyor bakışlarımız. gülümsüyorsun. sokak adını fısıldıyor, yüreğim adını bağırıyor. sen tek kelimeyle aşkı çağırıyorsun: ... . soytarıyı oyna hadi; yüzünde boyalar, ellerinde ateşli yürek parçalarım. kukuletandaki ziller ölümü yokluyor çanlarmışçasına. ölümü kovalıyor aşk o dudaklardan uzaklarda.

bak. karanlık. örtülüyor üzerimize. bir utancın çocukları olmalıyız. utanmayı bilmiyoruz. asi evlatlarız. anamızı - babamızı yok saymışız bir kere. sokaklar bu yüzden dost bize. bu sebepledir ki aşk lanetli. bakışlarımız kesişiyor ince bir tülün ardından. gecenin tüm karabasanları örtüyor üzerimizi. bundan sonrası soğuk.

bilmiyorsun ki içten içe üzülüyorum senin için. daha da içime girince kendim için üzülüyorum. içime giren her dokunuş beni bir adım daha yaklaştırıyor üzüntüye. çünkü sen değilsin içime giren, neşe değil, hayat değil, varsıl bir heyecan değil. üzülmeyi öğreniyorum. boynunu eğen olmayı öğreniyorum hayatın önünde, tekrar. insan olmayı öğreniyorum, aciz. aczimi ellerine veriyorum, son bir darbeyle yere seriyoruz insanlığı.

unutmuşum. 'biz' diye bir topluluk yok artık. iki kişilik aşk bestemizin notaları dökülmüştü. aşk kuru ve tiz bir çığlığa dönüştü ağzımda. dişlerim ellerime döküldü sonra geçen her gün. bir ihtiyar mı oldum şimdi, yoksa taze bir cenin mi? parmaklarımla bir yalnızlık çizdim kumun üzerine. uzaktan bakınca sana benzeyen kocaman bir figür.

dalgalar geliyor. yüreğimi söndürmeye izlerini alıp götürerek.

30 kasım 2008 pazar

fotoğraf : jörn train station

0 takla atıldı:

Web Stats

  © Blogger templates The Professional Template by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP