'birileri yemiş kafayı' ya da 'bize kafayı yedirtecek birileri'
sizlerle radikal'in 29/10/2008 tarihli sayısından bir haberi paylaşmak istiyorum. okurken hem kızdım hem güldüm. birilerinin kafasına belli ki saksı düşmüş bir vakit. skeç gibi bir dialog resmen. buyrun bir de siz okuyun:
İSTANBUL - Bursa'nın Mudanya ilçesinde 14 yaşındaki kız çocuğuna cinsel taciz iddiasıyla yargılandığı davada tahliye olan Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez, Fox Tv kanalında canlı yayına çıkarak hakkındaki iddiaları yalanladı. Kendisine soru sormaya çalışan spikere oldukça ağır sözler sarfetti.Üzmez ile spiker Nazlı Tolga arasında canlı yayında yaşanan diyalog şöyle gelişti:
SPİKER:Sayın Üzmez, küçük yaşta bir kıza cinsel istismar suçlamasıyla tutuklandınız. Aile önce sizi suçladı, sonra şikayetini geri aldı ve bugün serbest kaldınız. Ancak dava hala devam ediyor. Bir de sizden dinleyebilirmiyiz efendim,
ÜZMEZ: Ne dinleyeceksiniz.
SPİKER:Neden gözaltına alındınız? Neden tutuklandınız? 6 aydır cezaevindesiniz. İddialar var, ifadelerde değişiklikler var.
ÜZMEZ:Ben size sorayım eğer dediniğiniz gibi olsaydı ben çıkmazdım. Son dilekçem de de dedim ki ben şimdi beraat istemiyorum. Sizin işiniz Bektaşi'nin işine döndü. Bektaş-i Kuran-ı Kerim'de içkili vaziyette Kuran'a yaklaşmayın ayetinin öbür tarafını okumuyor namaza yaklaşmayın, bunu Kuran yazıyor diyor. Sizin ki Bektaş-i hesabı doğruyu istiyormusunuz. doğruyu istiyorsanız doğruyu söyleyeyim.
SPİKER:Biz size soruyoruz efendim sizin hakkınızda bir suçlama sözkonusuydu. Dava açıldı. Siz tutuklandınız bunlar yaşandı. 6 aydır cezaevindesiniz biz de size sizin ağzınızdan sizin doğrular gerçekler dediklerinizi dinlemek istiyoruz.
ÜZMEZ:Cezaevinde değilim şu anda bir iskelenin üstünde kahvehanede oturuyorum.Eğer dedikleriniz olsaydı cezaevinde oturuyor olurduk. Şimdi memleketin bir çok şerefli ordu komutanlığı yapmış insanları hepsi milletin şerefini omuzunda taşımış göğsünde taşımış o insanlar suçlu vaziyette cezaevlerinde yatıyorlar. Böyle şeyler olduğu sürece bu ülkede gerginlik azalır mı? Lütfen işi kendiniz kurcalamayın, yargıya güvenin yargıya bırakın yargıda olan bir şey hakkında söz söylemeyin suçtur.
SPİKER: Efendim, bizim kurcaladığımız bir şey yok aile şikayette bulundu. Siz de tutuklandınız. Son anda ifadeler değişti. Neler değişti?
ÜZMEZ:Hayır yalan benim hakkımda kimse şikayette bulunmadı.
SPİKER:Kimse sizin hakkınızda şikayette bulunmadı mı?
ÜZMEZ:Hayır, hayır bunların hepsi yalan.
SPİKER:O zaman neden siz tutuklandınız ve 6 ay cezaevinde kaldınız?
ÜZMEZ: Bir takım şeyler olmuş. O kadıncağıza iftira mı edilmiş...Doğrumudur yanlış mıdır ben onu bilmiyorum kardeşim. Hep oraya bakıyorsunuz. Hiç mi ben boynumu oynatmayacağım yahu cendereye sokmayın bizi.
SPİKER: Sayın Üzmez, 14 yaşındaki kızın ifadeleri var, annesinin ifadeleri var sonra bu ifadeler son anda değişiyor. Siz bunlara yalan mı diyorsunuz?
ÜZMEZ: Hayır, değişme diye bir şey yok...Kız Hüseyin Abi'nin, Hüseyin Amca'nın eli dahi değmedi bana diyor. Ben kızı sadece gittiğim zaman gördüm.
SPİKER:Sayın üzmez bunlar ifadeler değiştikten sonraki boyutu. Bu ifadeler niye değişti efendim. Öncesinde neden bunlar yaşandı siz neden 6 aydır tutuklusunuz?
ÜZMEZ: İfadelerin değişmesi diye bir şey yoktur ortada. Gerçekler ortaya çıkmıştır. İfadelerin değişmediği için Allah'a şükrediyorum. Kızı hemen gözaltına aldılar. Kız hemen resmi bir kurumda gözetim altına alındı. Böyle olunca kimse ona gidip 'Şunu de bunu de' diyemedi. Düşmanlarımızın önündeki set kapandı. Onun için ifade değiştirme diye bir şey yok. Şikâyet diye de bir şey yok.
SPİKER:Anladığım kadarıyla bir komplodan bahsediyorsunuz daha önce de bunu söylemiştiniz size bir komplo yapıldığını. Kim size neden komplo yapmak istiyor?
ÜZMEZ: Hz.Peygamber diyor ki 'Şöhret bir afettir. Şöhretli insanlar her zaman bir tehdit altındadır.' Siz duymadınız mı İstanbul'da Karaköy rıhtımında bir SAS komandosu bir binbaşı bir serseri tarfından bıçaklandı ve öldürüldü siz bunu bilmiyor musunuz?
SPİKER:Efendim bunun bizim konumuzla hiçbir alakası yok. Biz şu anda devam eden dava hakkında konuşuyoruz.
ÜZMEZ:Devam eden dava hakkında konuşmak bir suçtur, suç işliyorsunuz şu anda, ben sizi ikaz ediyorum.
SPİKER:Avukatınız sizin kulağınıza birşeyler söylüyor, bunu görüyoruz. Biz davanın gidişatını etkilemek için bir şey söylemiyoruz. Biz bir yorum da yapmıyoruz. Size soru soruyoruz.
ÜZMEZ; Ne sorusu soruyorsunuz? Siz yargıç mısınız Siz savcı mısınız? Kimsiniz siz hem de sesinizi ayarlayın. Nezaketli olun.Size cevap vermek zorunda değilim. Aklınızı başınıza toplayın. Sözümü kesmeyin benim. Ben keserim yoksa..
SPİKER: Hüseyin Üzmez, biz size söz hakkı verdik zaten bu yüzden yayındasınız.
ÜZMEZ: Aman ne büyük lütufta bulunmuşsunuz, bana söz hakkı vermişsiniz.
SPİKER:Efendim lütfen sakin olun sizinle konuşmaya devam edelim. Bizim amacımız sizinle tartışmak değil.
ÜZMEZ; Tartışamazsınız ki zaten tartışamazsınız. Çünkü gerçekleri söylemiyorsunuz.
SPİKER:Biz burda sadece soru soruyoruz. Başka bir iddiamız olamaz. Gazetecilik görevimizi yerine getiriyoruz habercilik yapmaya çalışıyoruz.
ÜZMEZ:İhbarda bulunuyorum. Suç duyurusunda bulunuyorum. Yarın bir savcı yakanıza yapışırsa size kimse arka çıkmayacaktır.Göreceksiniz suç işleyeceksniz bir de sesinizi ayarlayın. Siz savcı değilsiniz.
Ben sizin hiçbir şeyinize inanmıyorum. Tamamen yalan üzerine bina ediyorsunuz, doğruyu dinlemeye de sabrınız yok.
SPİKER:Lütfen olayı kişisel bir tartışmaya dönüştürmeyelim. Siz bizim sorularımızı yanıtlamak için yayına çıkmadınız mı? Efendim biz hiçbir şey söymlemiyoruz ki savcının hazırladığı iddianame hakkında konuşuyoruz.
SPİKER:İfadeler hakkında konuşamazsınız, dava hakkında konuşamazsınız.
ÜZMEZ:Bugün bir şey söyledim. Sayın Reis-i Cumhur yasal haklarına dayanarak beni affetse ben kabul etmem. Afla çıkmam benim için güya kanun değiştiriyormuş iktidar. Böyle bir kanun değişikliğiyle ben yine çıkmam. Çünkü ben suçsuzum ben beraat edeceğim. Ben Türkiye de hakimler olduğuna inanıyorum Türkiye nin yargısı var savcısı var polisi var bilmem nesi var siz kimsiniz de bir gazete titri ile ortaya çıkmışsınız. Ortada konuşup duruyorsuz kendinizde hak buluyorsunuz. Suç işliyorsunuz, Sizi ikrar edilyorum ve suç duyurusunda bulunuyorum. Sizi uyarıyorum. Biz allahtan başka kimseden korkmayız korku hissinin de ne olduğunu ben çocukluğumdan beri bilirim. Ona göre bana bu şekilde muamele edemezsiniz. Eğer yüreğiniz varsa bir televizyonda açık oturuma çıkarım konuşalım sizin gibilerin çoklarını yere serdim ben.
SPİKER:Hüseyin bey, Biz sizinle açık açık konuşmaya çalışıyoruz. Biz size sorduğumuz soruya cevap almaya çalışıyoruz. Benim size tek sorduğum soru ilk sorum olayı sizin ağzınızdan dinlemek istediğimizdi. Lütfen birde biz bize olayı anlatabilirmisiniz dedim.
ÜZMEZ: Ben o ifadeleri mahkemede verdim, mahkemede onu doğru bulduğu için beni tahliye etti. Ben ne zaman ki mahkum olursam eğer bu suçtan beraat etmezsem o zaman gelin, o zaman konuşalım dedim. Beratimi istiyorum dedim.Avukatınız varsa gönderin dosyaya baksın.
SPİKER: Sizin küçük kızla evlenmek istediğinizi söylemiştiniz. Sizin ifadelerinizde bunlar yeralıyordu. Bunlar doğru mu? Eğer doğru ise 14 yaşındaki kızla siz neden evlenmek istediniz?
ÜZMEZ: Bak burda da işi saptırıyorsunuz. Eğer bir kız reşit olmuşsa bizim inançlarımıza göre o kız evlenebilir.
Söylediğim budur Allahın emri de budur. Biz tabi ki İran da değiliz Arabistan da da değiliz. Türkiye Cumhuriyetindeyiz T.C vatandaşı olarak ta iftihar ediyoruz
SPİKER:14 yaşındaki bir kızın kendi isteğiyle evlenmesi söz konusu değil. Tabii ki TC yasalarına göre bunu karıştırmayalım.
ÜZMEZ: Efendim tekrar ediyorum. Ben sağırım ama siz benden de sağırsınız. Ben diyorum ki bizim inançlarımıza göre akılbali olan regl olan bir kız artık reşittir. İnancımıza göre böyledir. Biz Türkiye Cumhuriyetindeyiz.
Eğre demokrasiyse bu benim inanmadığım demokrasiyse demokrasi bu değil. Bu birtakım azınlığın çoğunluğa tahakkümü oluyor. Olamaz bu
SPİKER:Olamayan nedir efendim?
ÜZMEZ Olamaz dediğim şudur. Azınlık çoğunluğa tahakküm edemez zaten dremokrasinin en büyük tenkitlerinden birisidir bu. Demokrasi çoğunluğun diktatöryasıdır derler. Biz de tam tersi oluyor.
SPİKER:14 yaşındaki bir kız çocuğunun evlenmesine hukukumuzun izin vermiyor.
ÜZMEZ:Evet biz de ona riayet ediyoruz.
SPİKER:Siz 76 yaşındasınız ve 14 yaşındaki bir kız çocuğuyla evlenmek istiyorsunuz bu sizce doğru mudur?
ÜZMEZ:Ben inançlarıma göre konuşurum.Ben inancıma bakarım. Bana göre bir tek hakikat vardır Allah'ın kitabı Resullah'ın sünneti gerisi fasa fiso yalan ayaklarımın altında.
SPİKER:Yani siz T.C yasalarını tanımıyormusunuz?
ÜZMEZ:Tanıyorum elbette tanıyorum. Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyorum. Ama Türkiye Cumuriyeti benim inaçlarıma müdahale edemez. Laiklik bu değildir.Biz laikliğe de karşı değiliz. Biz sadece laikliğin Türkiye'deki uygulamasına karşıyız. Türkiye de laiklik dinsizlik şeklinde uygulanmıştır. İşte bu mesele bu kadar basit.Siz kiminle konuştuğunuzun farkında değilsiniz. Tabii inancıma göre evlenebilirim. Ama evlenmedim işte evlenmiyorum ne diyorsunuz. İlla beni yatağa koymak mı istiyorsunuz? Benim sağdıçım mı olacaksınız?
SPİKER: Olur mu Sayın Üzmez?
ÜZMEZ:Olmazsa öyle konuşma. Öyleyse evlenseydim evlenirdim kimse seni şikayet etmezdi.
SPİKER:Siz küçük kızla evlenmek istediğinizi söylemediniz mi?
ÜZMEZ: Hayır efendim. Hayır inancımıza göre evlenilebilir. Çünkü reşit dedim. O kadar yapmadık Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyoruz. Kanunları çiğnemeye niyetimiz yok. Ben sizi davet ediyorum sizin krallarınızı da davet ediyorum gelin bir tv de tartışalım.
SPİKER:Efendim zaten şu anda bir televizyonda canlı yayında tartışıyoruz.
ÜZMEZ: Sizinle tartışmam. Sizinle tartıştım. Sizin şeyinizi tarttım. Biliyorum sizde bir kere hitabet nezaketi bile yok. Siz nasıl konuştuğunuzun farkında değilsiniz. Benim karşımda savcı gibi hakim gibi konuşuyorsunuz. Buna sizin hakkınız yok.Yarın namuslu vazifesini bilen hepsi namusludur o namuslu insanlardan birsavcı kulağınıza yapışırsa kimse sizi kurtaramaz sizi ne televizyonunuz ne de bu kafanız kurtarır, ikaz ediyorum sizi ve suç duyurusunda bulunuyorum.
SPİKER:6 aydır neden cezaevindesiniz?
ÜZMEZ: Bunu avukatım söylesin. Ama ben şunu söyleyeyim.Bugün 6 ay cezaevinde bulunmak mesele değildir. Asıl mesele cezaevine girmemekdir. Oraya girmek mutlaka şerefsizlik demek değildir. Bazı yanlış uygulamalar vardır.Bu ülkeye hizmet etmiş insanların şerefini sırtlarında taşımış insanların cezaevinde yatmasını siz uygun buluyor musunuz? Ben uygun bulmuyorum.
SPİKER:Cezaevinden çıktığınız anda nefsime kırgınım dediniz neden?
ÜZMEZ:Öyle birşey dediğimi hatırlamıyorum ama nefsimle iftihar etmiyorum. Nefis insanı kötülüğe sürükleyen yaratılıştır insanın içinde kötülüğü gösteren bir meyildir. O meyilden hepimiz şikayetçiyiz. Allah bizi nefsimizin esaretinden kurtarsın. Nedir yani nefsinden şikayet etmekte mi yasak.
-HUKUKU BİRİNCİLİKLE BİTİRDİM-
Hüseyin Üzmez, Müslüm Gündüz ile ortaya çıkan görüntüleriyle ilgili olarak "Müslüm benim dostum Müslüm dünyanın en dürüst insanıdır en namuslu insanıdır siz ne zannediyorsunuz" dedi. Spikerin "Günah benim kime ne sözünden ne anlamamız gerekiyor buna bir açıklık getirebilirmisiniz" sorusuna ise "Onu sizin bana sormamanız lazım. Sizin bu konuda bilgisiz olduğunuz ortaya çıkıyor. Ben hukukçuyum. Hukuk fakültesini de birincilikle bitirdim. Biraz dikkatli konuşun benimle. Yani nedemek günah benim kime ne. Ben günah işleyeceğim günah tabiki benim olacak" diye konuştu.
Üzmez daha sonra stüdyoya telefonla bağlanan ilahiyatçı Arif Aslan'dan özür diledi. Daha sonra diyaog şu şekilde devam etti:
SPİKER:Sayın Üzmez konuya gelebilirmiyiz lütfen konuya gelebilirmiyiz?
ÜZMEZ:Lütfen kesme sözümü.
SPİKER:Sorularımıza cevap almak istiyoruz uzun süredir konuşuyorsunuz.
ÜZMEZ:Konuya geliyorum.Ben sanık değilim size cevap vermek zorunda değilim.Bir kardeşimle konuşuyorum
SPİKER:Biz gazeteciyiz biz haberciyiz size soru soruyoruz.
ÜZMEZ:Bırak bırak gazeteci filan dinlemiyorum ben vaktiyle gazeteci vuran adamım. Gazeteci vuran adamım.(İlahiyatçı Arif Aslan'ı kastederek) kardeşimden özür diliyorum ben onun elini bile öperim.
SPİKER:Sayın Üzmez az önce sözlerinizden Ahmet Emin Yalman'ı vurmakla övündüğünüzü anladım bu doğru mu
bununla övünüyor musunuz?
ÜZMEZ:Allah'tan korkun yahu hayatımın yarısı gitti bu yüzden gazeteci vurdum kaderi-ilahiye bakın ki ben de gazeteci oldum dedim bunda ne var.
SPİKER:Gurur duyarak söylediniz Sayın Üzmez, bunun için sordum bununla övünüyorsunuz
ÜZMEZ:Aman allahım ben sizin ruhları okuduğunuzu böyle insanın ruhuna girdiğinizi bilmiyordum. Ben size gerçekleri söylüyorum. (dha)
( http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=Detay&ArticleID=905744&Date=30.10.2008&CategoryID=77 )
7 takla atıldı:
Neden hayvanlara komedi yapma hakkı tanınıyor bu yasal ortamda,
Orman kanunu mu gerekecek illa bunlara hı ?
bu bir şaka olmalı dicem ama artık bu ülkede şakalar gerçek halini aldı ne yazıkki...
Bu ülkede, bu topraklar üzerinde böyle "insan"larla aynı havayı soluduğumu düşündükçe...
Bu ve bu adam gibi kişiliksiz ne dediği ne yaptığı belirsiz adını koyamadığım varlıklar varya pes valla ya... Rezil kepaze olmuş hala kendisini aptal saptal sözlerle savunuyor. İnsan utanır böyle bir olayın içerisinde olduğu için bu kalkmış "dinim nasıl öngörmüşse o şekilde evlenirim, yok reşit olan, yok regl olan kızla evlenilir" diyor. Rezillik ya... Dünya'ya kız olarak gelseymiş keşke de bu olanlar şimdi ona olsaymış. Aynı sözleri söyler miydi acaba? Yoksa şikayet mi ederdi?
Trajikomik bir durum yaratmakta bay yetenekliymiş, öğrenmiş olduk...
eksik kalmış
"baya yetenekliymiş" olacak...
Bu adam ve bu olay hakkında yazacaktım ki, vazgeçtim. Münferit bir olay gibi değerlendirmeye, ve geel geçerin böyle olmadığına düşünmeye karar verdim. Bu yaşanan olaya yazılarımla prim vermemem gerek diye düşünüyorum.
ne diyeceğimi bilemiyorum. şaka gibi yahu.. nasıl açıklanabilir bu durum ve hangi sıfatla bu şahsa bir programda cevap hakkı verilir?
ama söylemem gerekir ki ben imrenerek bakıyorum bu ve bu gibi insanlara. lafı o kadar güzel kıvırıyorlar ki! + konuyu laf kalabalığıyla saptırıyorlar...
Yorum Gönder