keşkelerin ilk yazısı
hep o ilk gecenin sıcaklığıyla kalsaydık keşke. ürkekliğimiz o zamanki gibi taze durabilseydi. hırçın dalgaları bile kucaklayan bir okyanusa dönşebilseydi hislerimiz. bu yazıyı keşkelere ayırıyorum. keşke diyorum, keşke diyeceğim. bu yazı keşkelere ait.
ilk kez buluştuğumuz o bankanın önünde keşke bir anıt dikebilsem. sonra gittiğimiz o barda ve o masada meraklı sorular sormaya sonsuza dek devam edebilseydik. birbirimizi tanımaya çalışmaktan hiç yorulmasaydık keşke. keşke sende kalmayı kabul ettiğim zamanki kadar kararlı olsaydım saat sıfır beş yirmide dudaklarımızın kavuşmak için kalp atışlarımızla mücadele ettiği o andan sonra da tek gecelik bir macera olacağın konusunda. buradan itibaren karanlık keşkeler başlıyor..
keşke anlamadığını söylediğinde ve gerizekalıymışsın gibi anlatmamı istediğinde seni ciddiye alıp anlatsaydım uzun uzun ne söylemeye çalıştığımı. keşke bu kadar rahat bir ilişki yaşatmasaydım sana. o zaman "keşke o akşam ben de onunla gitseydim" demezdim. keşke ilk ay emin olamadığım gibi kalsaydım da güvenmeseydim sana ve yüreğine.
keşke aklıma biraz mukayet olabilseydim de beş mayıstan sonra deliler gibi arayıp durmasaydım seni. keşke gururuma aşktan daha çok değer verseydim. o zaman "eşek sikildiği yere gider" sözü bir kez daha doğrulanırdı. keşke sana bir şans daha vermeseydim. o zaman birazcık olsun umut edebilirdim ortak bir geleceği. keşke arkadaşlarını arayıp iğrenç bir şekilde yardım istemeseydim ve onları da bıktırmasaydım. keşke o üç ayı arkadaşlarınla geçirirken başım aşkınla o kadar sarhoş olmasaydı da "kim bu insanlar?!" diye karşı durabilseydim. keşke aldatmandan 2 gün önce "gözlerinin içine başka hayal girmesin" şarkısını isterken hislerime güvenseydim sana güveneceğime. keşke o kadar hırçın olmamın sebebinin seni sevmem olduğunu açıklayabilseydim o zaman. seni arkamda bırakmanın nasıl korkuttuğunu ve acıttığını açıkça söyleyebilseydim. keşke o kadar aciz bir insan olmasaydın da istemediğinde dur diyebilseydin. bana dominant karakter rolünü biçmeseydin.
keşke diyorum ilk kez, aylar sonra. aylardır yapmaktan kaçtığım şeyleri şimdi yapıyorum. seni aramamak için direneceğim. gördüm ki değişmiyor kimse. hala o büyük rolü oynayan çocuksun. arayıp, mesaj yollayıp başa sarmamın bir anlamı yok. gidebildiğim kadar ileri gidip sona ermeye çalışacağım. dinlemekten kaçtığım şarkıları dinliyorum aylar sonra. benim küçük sevgilim, alışamadım yokluğuna, aklımın iplerini saldım.. ve tabi ki all you need is love.. sahi aylarca iletilerimiz buydu değil mi. tekrar o kadar muhteşem olsa dünya, senle ya da sensin. bunca zaman sonra bile hala hayatıma girecek son erkek olacakmışsın gibi geliyor. ilk olmanın ayrıcalığı bu sanırım. ve sanırım artık erkeklerle miladım doluyor. çünkü erkek karakterinin en belirgin özelliğinin simgesi sensin; sekse onulmaz bir açlık. doy bir gün bitanem, bir gün kendin için doy.